7 Haziran 2010 Pazartesi

ÇOCUĞUNUZUN SINAV KORKUSU MU VAR?

"Sınıfın geneli ne almış sınavdan?"
"Gökçe kaç almış?"
"Bir gün gelecek bugünkü tembelliğinin cezasını çekeceksin?"
"Bir sınav bile hayatını belirliyor?"

gibi cümleler belki de bazı ailelerin kaygılarından dolayı en sık kullandığı cümleler haline geldi. Sistem değiştikçe ve seviye belirleme sınavlarını her yaşa uygular hale geldikçe veliler de daha kaygılı ve endişeli olmaya başladı. Psikiyatri klinikleri her gün sınav kaygısı yaşayan en az bir öğrenciyi misafir etmeye başladı artık. Neden?

Sadece çocuklar mı kaygılı yoksa anne babaları onlardan daha mı kaygılı? Ya da acaba sistem mi kaygılı?

Biliyor musunuz?

Sınav kaygısı duruma özel bir kaygı gibi algılanmakla birlikte temel kişilik özellikleri, ebeveynlerin çocuk yetiştirme tutumları ve ebeveynlerin çocukları ile kurdukları ilişki kalitesi ile yakından ilişkilidir. Dolayısı ile eğer çocuğunuzun sınav korkuları var ise bu durumun sizin onunla kurduğunuz ilişkiden bağımsız olduğunu düşünmeniz ve sadece çocuğunuzun bunu halletmesini beklemeniz hiç de gerçekçi değil. Gelin hep birlikte Melis’in hikayesine bir göz atalım.

Melis ile ilk kez muayehanenin bekleme salonunda görüşme saatini beklerken karşılaştım. Kocaman bir koltuğun ucunda oturuyordu ve sanki koltuktan her an düşecek gibi görünüyordu. Görüşme odasına geldiğinde de yeni aynı şekilde koltuğa yerleşti ve bana değil duvara bakmayı tercih ederek beklemeye başladı. Bu küçük kız neden bu kadar ürkek diye düşünürken ona, onu hangi nedenlerin buraya getirdiğini sorarak görüşmeye başladım. Melis birden ağlamaya başladı. Ağlaması hızlandı ve hıçkırıklara boğuldu. Sakinleşmesini bekledim. Çünkü beklemek önemli idi.

Acaba siz anne babalar da çocuklarınızı herhangi bir konuda bekleyebiliyor musunuz? Bir sorunu çözebilmek ile ilgili kişilerin psikolojik olarak ön hazırlıklarını tamamlamaları gerekliliğinin farkında mısınız?

"Sınavlardan korkuyorum." dedi. "Her sınavdan önce kalbim çarpıyor, elerlim titriyor ve tüm bildiklerimi unutuyorum." diye devam etti.

Melis ile sınavı değil hayatı konuşmayı seçtim Melis için kendisini anlatabildiği ve dinlenildiği bir ortam yaratmanın o anki sorunun üzerine odaklanmaktan daha önemli olduğunu düşündüm ve onu, onun belirlediği konunun dışına çekerek onunla sohbet etmeye başladım.

Acaba anne babalar olarak sizlerde çocuklarınız için anlaşıldıkları bir zemin yaratma gerekliliğinin farkında mısınız?

Melis anlattıkça onu ve ailesini daha da yakından tanıma fırsatı yakaladım ve bir şeyi fark ettim. Melis’ in başarılı odaklı bir ailesi vardı. Anne işinde oldukça başarılı bir bankacı, baba ise öğretim görevlisi idi.

Melis sürekli olarak “Babam bile benden daha çok çalışıyor? Annem zaten hep daha iyi olabilmek için tüm tatillerini çalışarak geçiriyor.” diyordu. Bu iki cümlenin önemli olduğunu düşündüm. Melis annem babam benden çok başarılı olmamı istiyorlar dememişti belki ama ailesine dair oluşturduğu imajlar Melis’ e tıpkı anne babası gibi başarılı olmak zorunda olduğunu söylüyor gibiydi. Bu düşüncenin altında ezilen minik işte tam da başarılı olmak zorunda olduğu düşüncesi ile sınavlarda heyecanlanmaya başlıyor ve kaygısını kontrol edemiyordu.

Acaba siz anne babalar, çocuklarınız için model olan sizlere dair hiç çocuklarınız ile konuşmayı deniyor musunuz? Çocuklar sizler gibi olmak zorunda olmadıklarını fark ettiklerin de kendi yollarını daha kolay bulacaklardır.

Melis in hikayesi klinikten oldukça sadeleştirilmiş bir örnek olmakla birlikte, önemli bir prototip olduğu için bu yazı bağlamında örnek olarak kullanılmıştır. Biz biliyoruz ki her yıl pek çok çocuk, pek çok farklı sebepten dolayı gireceği sınavlar ile ilgili benzer şikâyetleri yaşıyor ve ne yazık ki bazıları sınavlara yeniliyor.

Anne babalar olarak çocuğunuzu bilmeniz, sıkıntılarını fark etmeniz ve doğru metotlar ile duruma müdahale etmeniz oldukça önemlidir. Aklınızdan çıkarmamanız gereken ilk şey sizlerin de çocuklarınızın öğrencileri olduğunuz gerçeğidir. Onlar büyüdükçe sizlerde anne babalıkta büyümeli ve yeni şeyler öğrenmelisiniz. Unutmayın ki sizler ebeveynlikte büyüdükçe çocuklarınızın da kendilik algıları değişecek ve daha az kaygılı bireyler olacaklardır.

0 yorum:

Yorum Gönder